Donnerstag, 18. August 2016

Nişan telaşı part 1

Merhabalar...
Artık nişanlıyız. Benim için oldukça yorucu ve stresliydi. Söz ile nişan arası tam bir haftaydı, vaktimiz oldukca kısıtlı olduğundan. Aslında bir yandan iyi de oldu, mesela bir takım adetleri yapmaya fırsatımız olmadı sonra nasıl olsa nişan bir hafta sonra diye yüzük takılmadı, en yakınlar bulundu istemede.  Bunun gibi şeylerden ötürü aslında iyi oldu ama diğer yandan çok yoruldum. 
Nedenleri ise...

Elbise seçimi...
Söz olmadan önce bir haftasonu nişanlımla mimar kemalettin caddesini altını üstüne getirdik. Bilmeyenler için mimar kemalettin caddesi izmirin moda merkezi olarak geçiyor. Özel dikim için vakimiz ve bütçemiz yoktu. Israrla uçuş uçus romantik pudra pembesi elbise aradım. İlk mağazada hemen buldum göğüs altına kadar işlemeli sonra şifon etekli uçus uçus elbise, nasıl sevindim.
Ama hemen almak içimden gelmedi birazdaha gezelim dedim. İkinci mağazada da aynı elbise ama bu sefer taş değil inci işleme. Üçüncü, dördüncü mağaza derken hep aynı elbise. O bayıldığım elbiseyi o kadar çok görünce, ister istemez soğudum. Bu sefer mağazaları "farklı tasarımlı, romantik pudra rengin de bir elbise arıyorum", diye gezdim. Moda evleri "gel otur tasarlayalım" dedi, tabii fiyatları duyunca kaçtım😊, mağazalar ise yine aynı elbiselerì gösterdiler. O kadar umutsuz ve mutsuzdum ki , enerjim düştü, moralim bozuldum bu kadar zor olamaz ya diyordum. Nerde o internet de gördüğüm elbiseler diyordum. Özel tasarlatcak vaktim de yok. Seri üretimden bir elbise olsun da istemiyordum. Çünkü su yeşili straplez kabarık bir nişanlık nerde görsem aklıma dört arkadaşım birden geliyor, bendede aynı durum olsun istemiyordum. Benim elbisemi gördüklerinde "değişik bir elbise" desinler istiyordum "aynı elbiseyi bilmem kim de giydi" desinler isemiyordum. Birde bir zamanlar moda tasarımcılığına çok ilgiliydim ve hep farklı tasarımlar giymeyi tercih ettim. Dolasıyla çevremin de benden beklentisi de büyüktü nasıl bir tasarım giyceksin diye hep soruyorlardı. Benim aklımda da bir elbise vardı aslında içi mini bir elbise üstüne derin yırtmaçlı bir şifon etek, derin yırtmaç altından mini elbisem gözükcek, ben yürüdükce eteğim uçus uçus havalancaktı. Neyse sonra bir modaevine daha girdik düşük enerjiyle bakarken ben elbiselere birkaç model ayırdım, modaevinin sahibi bayan "onları bırak gel bu sana hoş olur" dedi, bir baktım içi mini elbise üstü tül. Tamam, benim aklimda ki elbisenin aynısı değildi ama en azından farklıydı. Hiçbir mağazada görmedim onlar da zaten her elbiseden sadece birtane tasarlıyorlarmış. Giydikten sonra işte bu dedim.  Fiyatını öğrendik pazarlıkta yaptık ama almamak için direndim ve çıktım modaevinden. Oldukça yüksek bir fiyatı vardı. Dediğim gibi bütçemiz de yoktu. Ben 800 tl lik elbiseleri bile denemedim fiyatı yüksek diye, gereksiz aile arasında olcak nasıl olsa birkere giycem diye. Eve döndük ama benim aklım elbisede nişanlımında aklı kaldı " alalım, o gün özel gün, özel bir elbise giymeni istiyorum" dedi.
O günden sonra denediğim hiçbir elbiseyi beğenmedi ve biz gittik o modaevine elbiseyi almaya. Tadilat yapıldı, teslim aldık ve jetonum düştü :)
"İyi de bu elbise bakır, pudra değil ki. Etekleri de uçuşmuyor.  Bahçe konseptine uygun değil. Ben herşeyi pembe aldım", diye nişanlımın başının etini yedim. Ama nişan günü elbiseme yine tekrar aşık oldum ve şimdi ise iyi ki o elbise olmuş diyorum :) yani ne bilim stresten galiba nişan zamanı hir memnuniyetsizlik vardı bende. Nişandan sonra hemencik özüme döndüm.

Mekan seçimi...
Yazın ortasında 60 kişilik bir mekan da bulmak çok zordu. Yemekli bir nişan istiyorduk, kır ortamı olsun sonra ağaçlarda fenerler olsun, arkada fon müziği, dar uzun bir masa herkes o masa etrafında otursun. Bazileri 60 kişi az dedi haftaiçi anca olur dediler. Bazileri yemek fiyatlarını uçuk rakam söylediler. Bazileri "müziksiz olur mu yavv,oynayın nolcak" diye fikirimizi değiştirmeye çalışan oldu. Nihayetinde bir yer bulduk. Sevimli bir bahçe ne söylediysek olur dedi. Yemek fiyatı da kişi başı 30 tl diyince çok içimize sindi 😄 Bir kaç gün sonra babamı götürdük. Burayı istiyoruz dedik. Babam bu ne be diyip beğenmedi. Adam bize onu yaparız bunu yaparız derken birden kağıt masa örtüsü, plastik sandalye  gösterdi. Sandalye giydirmeye ayrı ücret istedi, organizasiyoncu tutmanız lazım bende süsleme yok dedi. Birden soğuduk. Eve dönerken sahilde güzel bir restoranın önünden geçtik. Buraya da bir soralım dedik. Deniz manzaralı güzel bir yerdi, nişan, nikah ve düğün yemekleri için ayrı bir bölümü var. Oldukça gösterişli ve şık hazırlanmış. Büyük bir avize, dore sandalyeler, lez dantel masa örtüleri ayrıca deniz manzaralı ve diğer müşterilerden ayrı bir bölüm. Fiyat listesi orta dan pahalıya doğru gidiyordu. Bir baktım tutmuşuz 17.07. tarihi için.  Nişanlım perdeleri gösterdi, bakir renginde elbisemle aynı renk.  " sen üzülüyordun konsepte uygun değil diye, bak nasıl uyumlu oldun" dedi. İnanamadım. Nasip işte, ben bahçe ortamı pembe elbise hayal ederken, nezih bir restoran ortamı ve ağır bakır elbisem olmuştu. Planlasam mekanla bu kadar uyumlu elbise seçemezdim. Tuttukdan sonra yine tavır yaptım. Bir nişan için bu kadar para vermiş babam, ben ise kır değil diye söyleniyordum. Ama tabii o gün iyi ki burası oldu dedim halada diyorum. Çünkü oldukça profesonellerdi, her detayı ben söyledim onlar yaptılar hatta nişan sunum masasını bile birlikte hazırladık. Yemekler lezzetliydi. Fon müzikleri güzeldi, garsonların ilgisi servisi iyidi. Masa düzeni tam istediğim gibiydi kare masa düzeni ve 60 kişi hepimiz bir masada oturuyorduk. Herkes birbirini rahatlıkla görüyordu.
360 derece çekilmiş bir kare. 

Telaşım bu kadarıyla sınırlı değildi. Devamı yarın...




Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen